31 yıl önce, Karabağ’ın Hocalı kasabasında bir katliam yaşandı. Gözü dönmüş, vicdanları kararmış Ermeni çeteleri, yaşlı, genç, kadın, çocuk demeden yüzlerce masum sivili katletti. 26 Şubat 1992’de Hocalı’da yaşanan vahşeti unutmadık, unutmayacağız.
Saldırılarda savunmasız durumdaki 106’sı kadın, 70’i yaşlı, 63’ü çocuk olmak üzere, 613 Azerbaycanlı kardeşimiz hunharca, vahşice öldürülmüş; 487 kişi ağır yaralı olarak kurtulmuş, bin 275 kişi esir alınmış, bunların 150’sinin akıbetine dair bugüne kadar hâlâ bir haber alınamamıştır. Katliamda sadece insanlar öldürülmemiş, başta tarihî camii, mescit ve medreseler olmak üzere, bütün kültür eserleri, tarihî doku da yıkılmış veya tahrip edilmiştir. Tarihe kara bir leke olarak geçen o gecede, maddi ve manevi varlıklarıyla insanlık katledilmiştir.
Yaptıkları hak ihlalleri, işgal, yağma ve katliamları ödüllendirilen Ermeniler, daha şımarık sorumsuzlukla yeni işgallere, taarruz ve tecavüze başlaması üzerine 44 gün süren Karabağ’ı özgürleştirme harekâtında ağır bir yenilgiye uğradı. Sadece güce dayanarak bir hak ihdas edeceklerini sananlar, hakkın gücü karşısında perişan, zelil ve darmadağın oldular. Eşsiz zulümlerle hâkim olacaklarını sananlar, akıttıkları kanda boğuldular. Hiçbir mağduriyetin sonsuz, hiçbir acının sürekli olmayacağı, hiçbir zulmün cezasız kalmayacağı ilahi hakikatini mazlumlar da zalimler de bu dünyada da anladılar. Hocalı katliamı ve Karabağ zaferinden sonra anlaşılan tarihî ve beşeri bir hakikat de, maruz kaldığımız zulmün unutulmaması ve zulmün ancak cesur ve örgütlü adaletle ortadan kaldırılacağıdır.
‘Tek millet, iki devlet’ olmanın tarihî şuuru, medeni yaklaşımı ve kardeşlik hukukuyla Türkiye ve Azerbaycan, birbirinin kalkınması ve güvenliği için bir vücudun uzuvları mesabesinde hayati önemdedir. Ortak acılarımız, amaçlarımız, sevinçlerimiz vardır. Buna ilaveten kin ve nefret duyguları ile ötekini yok ederek var olma anlamsız tutumu yerine, medeni ilişkiler ve yardımlaşmalarla birlikte var olmanın yolunu aramak en insani ve mantıklı olanıdır.
Eğitim-Bir-Sen olarak, her türden ve her ölçekten insan hakları ihlallerinin, işgallerin, katliamların hep karşısında olduk, olacağız. Özellikle Hocalı katliamına maruz kalan Azerbaycanlı kardeşlerimizin adalet talebine dayalı haklı davalarını her zaman, her platformda gündemde tuttuk, savunduk. Her şeye ve bütün olup bitenlere rağmen adil, insani, medeni ve hayati olanı canlı kılmanın, bölgedeki her milletin, her ülkenin yararına olacağına inanıyoruz.
Bundan böyle dünyanın hiçbir yerinin ve zamanının hak gasbı, kan ve gözyaşıyla, savaşla, terörle, sürgünle, soykırımla, katliamla, şiddetle anılmamasını temenni ediyoruz.