Haber
2023-01-04 11:08:06
‘Sözleşmeliye Kadro Şöleni’ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirildi

“Sözleşmeliye Kadro Şöleni” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Memur-Sen’in yıllardır süren mücadelesi sonucunda kazanıma dönüşen sözleşmeli personelin kadroya geçişi, Ankara’da gerçekleştirilen “Sözleşmeliye Kadro Şöleni”nde coşkuyla kutlandı. Türkiye’nin dört bir yanından gelen kamu görevlileri, Memur-Sen ve Türk bayraklarıyla salonu doldurdu.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve sendika genel başkanlarının katılımıyla yapılan programda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, enflasyonda uzun zamandır sözünü ettikleri büyük gerilemenin ilk önemli işaretiyle güne başlandığını belirterek, “Aralık ayı tüketici enflasyonu yüzde 1,18 ve bir önceki yılın aralık ayına göre de yüzde 64,27 olarak açıklandı. Böylece 2022 yılı tüketici enflasyonunu, orta vadeli hedefinin bile altında bir gerçekleşmeyle kapattık. Üretici fiyatları enflasyonunun aralıkta eksi olarak gerçekleşmesi, bu alanda da hızlı bir toparlanmanın yaşandığına işaret ediyor. İnşallah önümüzdeki aylarda enflasyondaki düşüş seyrinin devam edeceğini hep birlikte göreceğiz. Hedefimiz, bu yıl enflasyonun üzerindeki köpüğü tamamen alıp önümüzdeki yıldan itibaren meseleyi ülkemizin gündeminden tümüyle çıkarmaktır” ifadelerini kullandı.

Enflasyon oranlarının belli olmasının aynı zamanda memur ve emekli maaşlarının da şekillenmesi anlamına geldiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl, enflasyondaki yükselişi dikkate alarak memur maaşlarında yüzde 87 oranında artış yaptıklarını; ayrıca gelir vergisi muafiyeti, sözleşmeliye kadro, ek gösterge gibi pek çok adımla kamu görevlilerine ilave imkânlar sağladıklarını hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklanan 2022 enflasyon oranına göre, kamu görevlileri ve emeklilerinin ocak ayından itibaren geçerli, yılın ilk yarısını kapsayan maaş artış oranının yüzde 16,48 olarak uygulanacağını, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinde ise bu oranın yüzde 15,4 olarak ortaya çıktığını bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan sizlere ve tüm milletime memur, memur emeklileri ve diğer tüm emeklilerimizin maaş artış oranını yüzde 25 olarak uygulayacağımızın müjdesini vermek istiyorum. Yeni memur ve emekli maaş oranımız çalışanlarımıza, emeklilere, milletimize hayırlı olsun. Türkiye'nin kritik bir döneminde, şartları zorlama pahasına bu artış oranlarını milletin hizmetine sunma konusunda emeği geçenlere teşekkür ediyorum” dedi.

Sözleşmeliye kadro

Kısa süre önce yaptıkları açıklamayla farklı kurumlarda çalışan yaklaşık 500 bin sözleşmeli personelin kadro beklentilerine cevap verdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kapsamda, 4/C'den 4/B'ye geçenler; mahalli idareler personeli, Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçıları, 50/d'li araştırma görevlileri, vekil ebe, hemşire, aile sağlığı merkezi çalışanları gibi geniş bir alandaki sözleşmeli personelin sorunlarına kalıcı çözümler ürettiklerini dile getirerek, şunları kaydetti: “Artık bu personelimiz de diğer kadrolu kamu görevlileri gibi sözleşmelerinin yenilenmemesi ihtimaliyle karşılaşmayacak. Kademe ve derece ilerleme hakkına sahip olacak. Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavına girebilecek. Kurumlar arası yer değişikliği hakkını kullanabilecek. Eş durumu mazereti hakkının kullanımı için diğer eşin de kamu personeli olması şartı aranmayacak. İsteğe bağlı yer değişikliği talebi idarenin tasarrufuna bırakılmayacak. Kullanılmayan izinlerini bir sonraki yıla aktarabilecekleri gibi ücretsiz izne ayrılma hakları da bulunacak. Yurt dışında eğitim veya görevlendirme, harcırah alma, arazi tazminatı alma, yemek ücreti yardımından faydalanma haklarına kavuşacak. Sözleşmenin personel tarafından feshi halinde iş sonu tazminatı ödenmemesi durumu son bulacak. Doğum sebebiyle sözleşmesi feshedilen sözleşmeli personelin doğum sonrası kuruma dönüşlerinde kurumun takdiri durumu gerekmeyecek. İstifa hâlinde aynı pozisyona dönememe durumu ile yönetici pozisyonlarında görevlendirme yapılmama durumu ortadan kalkacak. Yani aynı çatı altında beraber görev yaptıkları kadrolu meslektaşları hangi hak ve imkânlardan istifade ediyorsa sözleşmeden geçen kardeşlerimiz de artık aynı haklardan faydalanabilecektir. Farklı kamu kurumlarında çalışan yaklaşık 500 bin kardeşimizle ailelerini bilfiil etkileyen bu önemli adımın hayırlı olmasını diliyorum. Sözleşmeli personelimizin de inşallah bundan sonra çok daha büyük bir şevkle vazifelerine sarılacaklarına inanıyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözleşmelilerin kadroya geçiş sürecinde yoğun çaba harcayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Memur-Sen’e teşekkürlerini ileterek, “Niyet hayır olunca akıbetin de hayır olacağının en güzel, somut örneklerinden biri, sözleşmelilerin kadroya geçişidir. İnşallah hükûmet olarak diğer çalışanlarımızla birlikte kamu personelimizin de yanında olmaya, sıkıntılarını özellikle çözmek suretiyle bu süreci devam ettirmeye gayret edeceğiz” şeklinde konuştu.

“Demokrasimize kasteden tüm saldırıların üstesinden Memur-Sen camiasıyla birlikte geldik”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sendikacılığın “salt ücret pazarlığı yapmak” olmadığının altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sendikalarımızın ilk ve asli görevi, ister kamu ister özel sektör olsun, emeği, emekçinin hakkını, alın terini ve hukukunu savunmaktır. Kuruluş ve işleyiş tarzı itibarıyla birer sivil toplum örgütü olan sendikalar aynı zamanda demokrasinin vazgeçilmez aktörlerinden biridir. Demokrasi kültürünün gelişmesiyle sendikal hareketlerin etkinliği arasında doğru orantı bulunmaktadır. Demokratik teamül ve işleyişin güçlü olduğu sistemlerde sendikalar da hak ve adalet mücadelesinin en ön safında yer almaktadır. Millet iradesine vesayet gölgesinin düştüğü toplumlarda ise sendikalar etkisiz eleman olmaktan, geri plana itilmekten kendilerini kurtaramayacaktır. Sendikaların etkinliğini ve gücünü belirleyen bir diğer unsur da bağrından çıktığı toplumla aynı yöne bakması, aynı hissiyatı paylaşmasıdır. Milletine ve milletinin değerlerine yabancı bir sendikal hareketten işçiye de kamu görevlisine de ekonomiye de hiçbir hayır gelmez. Bunlar, kimi zaman bilinçli, kimi zaman da bilinçsiz bir şekilde siyaseti ve toplumu dizayn etmenin aracı olarak kullanılmışlardır. Türkiye olarak bir asrı bulan, gerek hak ve özgürlükler gerekse ekonomik kalkınma mücadelemizde bu acı hakikate defalarca şahitlik ettik. Geriye doğru baktığımızda bu ülkede 'sendikacılık' adı altında farklı toplum kesimlerimiz arasında kavganın, gerilimin, kutuplaşmanın körüklendiğini gördük. Bu ülkede kimi sendikaların vesayete uygun ortam hazırlamak için piyon olarak kullanıldığını, hatta el altından desteklendiğini gördük. Bu ülkede ideolojik bağnazlıkla hareket eden sendikaların demokrasiyi korumak yerine, ‘beşli çete’ olarak darbecilere alkış tuttuğunu gördük. Bu ülkede milletin seçtikleri karşısında ‘ordu göreve’ pankartları altında sıraya girmekten utanmayan sendikalar gördük.”

Türkiye’de marjinal yapıların sözcülüğünü yapan, teröristlere aleni destek veren, bölücü örgütün eylemlerini meşrulaştırmak adına “kırk dereden su getiren” sendikaların da görüldüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hasılı, insan hayatını, özgürlükleri, emekçinin hak ve hukukunu savunmak yerine iç ve dış güç odaklarına selam duran, vesayetin oyuncağı hâline gelmiş sözde sendikalar gördük. Benzer çarpıklıklar üniversitelerden gazetelere, baro ve odalardan siyasi partilere kadar geniş bir yelpazede geçerlidir. Yaşadıklarımız bize, ideolojik sendikacılığın ne ülkemize ne de demokrasimize hiçbir katkısının olmadığını ve olamayacağını göstermiştir. Günümüz Türkiye’sinde artık bu sendikacılık anlayışının hiçbir hükmü, etkinliği ve itibarı kalmamıştır. Ülkemiz, son 20 yılda ayağına vurulan diğer prangalarla birlikte, ideolojik sendikacılık zincirinden kurtulmuştur. Hatta hatırlayın, seçimler öncesinde ne deniyordu? ‘Hiç kimse belediyelerimizden atılamaz’ deniyordu. Öyle mi ve Büyükşehir belediyeleri dâhil kapının önüne konan işçilerimizi, memurlarımızı gördük mü, gördük. İşte şimdi onların hepsi tekrar yasal düzenlemeyle görevlerinin başına dönecekler. Atılan tüm bu adımlarda, farklı alanlarda hayata geçirilen reformların yanı sıra Memur-Sen gibi kuruluşların da önemli bir payı bulunmaktadır. Memur-Sen, 28 Şubat başta olmak üzere tüm antidemokratik girişimlerde daima milletin ve millî iradenin safında yer almıştır. 27 Nisan bildirisinden Gezi olaylarına, 17-25 Aralık teşebbüsünden 15 Temmuz ihanetine kadar demokrasimize kasteden tüm saldırıların üstesinden Memur-Sen camiasıyla birlikte geldik” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi gibi tarihin en kritik yönetim reformunu gerçekleştirirken de Memur-Sen’in güçlü desteğine şahit olduklarını belirterek, son 20 yılda vesayetçi sisteme, cuntalara, ihanet çetelerine ve terör örgütlerine karşı verilen mücadelede desteğini esirgemeyen konfederasyona teşekkürlerini iletti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Memur-Sen’in ilkeli sendikacılık anlayışının bir gereği olarak tüm dünyada hakkın, adaletin, merhametin, özgürlüklerin savunuculuğunu yapmasını da takdirle karşılıyoruz. Memur-Sen’e, merhum Akif İnan’ın hayalini kurduğu şekilde Filistin’den Arakan’a, Pakistan’dan Somali’ye, Suriye’den Afganistan’a kadar nerede bir mazlum ve mağdur varsa elinden tuttuğu için şükranlarımı sunuyorum. Her mücadelesinde yanında olduğum, her mücadelemizde yanımızda bulduğumuz Memur-Sen’le inşallah gelecekte de omuz omuza, yürek yüreğe yol yürümeye devam edeceğiz.”

“Kamu görevlilerimizin haklarını iyileştiren, beklentilerini karşılayan adımlar attık”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 20 yılda bir taraftan Türkiye’nin istiklali ve istikbalini hedef alan saldırıları göğüslerken, diğer taraftan da milletin her ferdine hizmet ettiklerini ifade etti. Hiç kimseyi ötekileştirmediklerini, dışlamadıklarını, kimsenin inancına, hayat tarzına, kılık ve kıyafetine müdahale etmediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece kendilerine oy verenlerin haklarını gözetmekle kalmadıklarını, oy versin vermesin herkesin hakkına ve hukukuna samimiyetle riayet ettiklerini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin büyüyen ekonomisinden ve güçlenen demokrasisinden herkesin faydalanmasını sağladıklarını dile getirerek, şöyle devam etti: “Elbette bu süreçte hemen her yıl kamu görevlilerimizin haklarını iyileştiren, sorunlarını çözen, talep ve beklentilerini karşılayan adımlar attık. Önce 2005, daha sonra da 2015’te imzalanan toplu sözleşmeyle kamu çalışanlarımıza iki kez ilave bir derece verdik. 2007’den itibaren banka promosyonlarının kamu çalışanlarımıza ödenmesini sağlıyoruz. Aynı imkândan son 5 yıldır emekli kamu görevlilerimiz de faydalanıyor. 2007’de kamuda geçici işçi olarak görev yapan 214 bin çalışanın, sürekli işçi veya sözleşmeli personel statüsüne geçmesini temin ettik. Konut Edindirme Yardımı kapsamında yıllarca vatandaşımızdan kesilen toplam 3,5 milyar liranın, günümüz rakamlarıyla toplam 20,3 milyar liranın hak sahiplerine ödemesini gerçekleştirdik. Tasarrufu teşvik hesaplarında toplanan 17,1 milyar lira tutarındaki kaynağı, ki güncel değeriyle 260 milyar lira olarak, onları da çalışanlarımıza yine biz ödedik. Ne dedik? ‘Devlet vatandaşına borçlu olamaz. Öyleyse bunu ödeyeceğiz’ dedik. Yargı denetimi dışında kalan uyarma ve kınama disiplin cezaları ile Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) ilişik kesme kararlarına mahkeme yolunu açtık. YAŞ kararlarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ilişiği kesilen subay ve astsubayların haklarını iade ettik. Kamu görevlilerimiz için toplu sözleşme hakkını 2010 yılında anayasal güvenceye biz kavuşturduk. Memurlarımızın hafta sonu tatillerinde izinsiz şehir dışına çıkma yasağına son verdik. Aynı unvanda bulunan bütün kamu görevlilerinin ücretlerini eşitleyerek kurumlar arası ücret dengesini tesis ettik. Engelli vatandaşlarımızın kamuda istihdamını özellikle bir merkez hâline getirdik. 2011 ve 2013’te yaptığımız düzenlemeler ile 300 bini aşkın sözleşmeli personeli kadroya geçirdik. Şehit yakınlarımıza tanınan istihdam hakkını birden, ikiye çıkardık. Terörden etkilenen sivil vatandaşlarımıza da bir istihdam hakkı getirdik. Kamuda başörtüsü yasağını ortadan kaldırarak başörtülü kadınlarımızın tüm kamu kurumlarında özgürce görev yapabilmelerini temin ettik. 28 Şubat sürecinde başörtüsü sebebiyle görevine son veren memurlara, yeniden kurumlarına atanma imkânı getirdik.”

“Kamu görevlilerimizin ve emeklilerimizin yanında olmayı sürdüreceğiz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm kamu görevlilerinin ek göstergelerinde 600 puan artış yaparak kapsamlı bir düzenlemeye gittiklerini ifade ederek, “Özellikle ek göstergesi 3600’e çıkarılan öğretmen, sağlık çalışanları, polis memurları, din görevlileri, müdür ve müdür yardımcıları ile avukatların emekli aylıklarında yaklaşık 2 bin lira, emekli ikramiyelerinde yaklaşık 70 bin lira artış gerçekleştirdik. Öğretmenlik Meslek Kanunu ile eğitim camiamızın yıllardır hayalini kurduğu bir reformu hayata geçirdik. 2022’de asgari ücretin gelir vergisi ve damga vergisinden istisna tutulmasına yönelik adım attık. Böylelikle kamu görevlilerimiz dâhil tüm çalışanlarımızın üzerindeki vergi yükünün ciddi oranda azaltılmasını sağladık. Bugüne kadar küresel ekonomik şartlar nasıl olursa olsun kamu görevlilerimizi enflasyon karşısında asla ezdirmedik. İmkânları zorlama pahasına ülke ve millet için çalışan tüm kamu personeline sahip çıktık. Göreve geldiğimiz 2002’de en düşük devlet memuru aylığı 392 lirayken, biz bunu 2022 Temmuz’unda 9 bin 105 liraya yükselttik. Nereden nereye? Böylece en düşük memur maaşında yüzde 2 bin 223 oranında nominal artış, yüzde 109 oranında da reel artış gerçekleşti. 2002’de 578 lira olan ortalama devlet memuru aylığını ise 2022 Temmuz ayı itibarıyla 10 bin 932 liraya çıkardık. Bunda da nominal artış yüzde 1792, reel artış yüzde 66 oldu. Aynı durum asgari ücretten emekli maaşlarına kadar her alanda geçerlidir. Türkiye’nin son 20 yılı ücretli çalışanların enflasyon karşısında en güçlü olduğu, asla ezilmediği yıllar olarak şimdiden tarihe geçmiştir. Bundan sonra da kamu görevlilerimizin ve emeklilerimizin yanında olmayı sürdüreceğiz. Kısaca hatırlattığımız tüm bu reformları, muhalefetin engelleme çabalarına rağmen hamdolsun son 20 yıla sığdırmayı başardık. Bugün de birileri polisinden savcısına, öğretmeninden hâkimine, kaymakamından valisine kadar bütün kamu görevlilerimizi tehdit ederken biz, sizler için çalışmaya devam ediyoruz” şeklinde konuştu.

Bakan Bilgin: Kamu personelindeki karmaşıklığı çözdük

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Türkiye’nin önünde kalkınma, demokratikleşme ve sosyal dayanışma imkânları olduğunu belirterek, “Bunları bir araya getirdiğimiz zaman Türkiye’nin önünde kimse duramaz. Bugün karşı karşıya olduğumuz her sorun aşılacak durumdadır. Çözülemeyecek sorun yoktur. Önümüzdeki bütün problemlere, çözülecek meseleler olarak bakıyoruz. 3600 ek gösterge meselesini çözdük, daha dün asgari ücret meselesinde çok önemli bir karara imza attık. Bu, Türkiye’nin emekçileriyle, çalışanlarıyla, işçisiyle, memuruyla dayanışarak güçlendiğinin ifadesidir” değerlendirmesinde bulundu.

Bilgin, sözleşmeli personel konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Bu karmaşayı çözün’ talimatını verdiğini hatırlatarak, şunları söyledi: “Biz de geçtiğimiz yıl imzaladığımız toplu sözleşmede bu meseleyi karar altına aldık. İmza altına aldık ve tüm kamu personelindeki karmaşıklığı çözdük. Bu çözümle birlikte bütün kamu çalışanlarını, sözleşmeli personeli kamu personeli statüsüne kavuşturduk. Bu, Türkiye’nin başarısıdır. Bu, yürüyüşümüzün geldiği aşamayı, dayanışmayı ifade etmektedir. Önümüzde daha çözülecek çok şey var. Her sorunu çözmeye kararlıyız.”

Yalçın: Ek zamma ilave ‘seyyanen’ ek bir adım daha istiyoruz

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın, son 20 yılda, büyük reformlar gerçekleştirildiğini kaydeden Yalçın, “En zor zamanlarda sendikal özgürlüğün önü bu dönemde açıldı. Evet, 4688 konusunda sıkıntılarımız var. Fakat biz kanun çerçevesinde şekillenen özgürlüğümüzü sonuna kadar kullandık, sizden taleplerde bulunduk. Çok şükür birçok talebimizin karşılığını da aldık. Ben, diğerlerine göre değil değerlerine göre sendikacılık şiarı ile hareket eden, üyelerinin gururu, kamu görevlilerinin umudu olan teşkilatımızı yürekten kutluyorum. Çalışma ve sosyal hayata ilişkin ‘olmaz, yapılamaz’ denilen birçok hak ve özgürlüğün önü sizin dönemizde açıldı. 1 Mayıs’ın tatil olması, KEY mağdurlarının sorununun çözülmesi, Tasarrufu Teşvik Fonu sorununun çözülmesi, adaletsiz katsayı uygulamasının sona ermesi, özgürlükçü bakışla ‘başörtüsü yasağının’ kaldırılması, 28 Şubat mağdurlarının işe iadesi ve SGK sorunlarının giderilmesi, kamu görevlilerinin özgürce, huzurlu bir şekilde Cuma namazına gidebilmesi sizin döneminizde oldu. Kamu görevlileri sendikalarının en önemli kazanımı ‘Toplu Sözleşme’ hakkını almamız, 2011 ve 2013 yıllarında 280 bin sözleşmeli personeli kadroyla buluşturmamız, personel sistemini zayıflatan 4/C statüsüne son verilmesi, taşeron çalışanlarının kadroya geçirilmesi, promosyonların tamamının kamu görevlilerine verilmesi, uzun süredir dile getirdiğimiz asgari ücret tutarında vergi muafiyetinin sağlanması, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılarak 600 bin öğretmenin uzmanlık ve başöğretmen unvanına sahip olması sizin döneminizde gerçekleşti. Dört unvanın kapsamı genişletilerek, 5 milyon 300 bin kamu görevlisini kapsama alan ek gösterge düzenlemesi, 50/d’nin 33/a’ya geçmesi, Toplu Sözleşme İkramiyesi ödenmesiyle ‘sendikacılığın önemi, sendikalının değeri’nin artması, EYT’nin yaş sınırı olmadan çözüme kavuşması, sözleşmeli personelin sendikaya üye olabilmesi sizin dönemizde gerçekleşti” dedi.

550 bin sözleşmeli personelin Memur-Sen’in mücadelesi ve kazanımı, Erdoğan’ın çözüme yönelik gayretleriyle kadroyla buluşacağını söyleyen Yalçın, “Böylelikle kadroyla buluşan sözleşmeli kardeşlerimiz iş güvencesine kavuşacak, unvan değişikliği/görevde yükselme hakları, tayin hakkı ve birçok özlük hakları, kadrolu kamu görevlisiyle eşitlenmiş olacaktır” ifadelerini kullandı.

Manipülasyonlar, spekülatörler, stokçular, tekelci marketlerin fiyat oyunları nedeniyle ekonomide ciddi sıkıntılar yaşandığını vurgulayan Yalçın, kamu görevlilerinin ek zam beklentisini bir kez daha dile getirerek, “Bu sıkıntılar bizler gibi sabit gelirliler için hayatı zorlaştırıyor. En büyük zammın enflasyonun düşmesi ve fiyat istikrarı olduğunu da belirterek, bugün açıklanan Aralık ayı enflasyon rakamıyla belli olan, enflasyon farkı dâhil yüzde 16,47’lik maaş/ücret artışına ilave olarak kamu görevlilerini ve emeklilerini rahatlatacak, sahada memnuniyet üretecek, ek zam talebimizi buradan ifade ediyorum” diye konuştu.

Genel Başkan Ali Yalçın, Memur-Sen olarak, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da her daim millî iradenin yanında olmaya, mağdura ve mazluma omuz vermeye, temel hak ve özgürlükler için mücadele etmeye devam edeceklerini sözlerine ekledi.

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen